Bakan Yardımcısı Varank, "Belediyeler ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi'nin kirlilik yükü azaltılamadı" dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre; Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj sonrası, 8 Haziran 2021 tarihinden itibaren 7 gün 24 saat esasıyla, müsilajın temizlenmesine yönelik çalışmalar başlatıldı ve 7 Temmuz 2021 itibarıyla müsilaj temizlendi. Bakanlık koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin katılımıyla hazırlanan 22 maddelik 'Marmara Denizi Eylem Planı' kapsamında yapılacak her türlü çalışmanın bilimsel olarak değerlendirilmesi amacıyla Bilim ve Teknik Kurulu oluşturuldu.
YEREL YÖNETİMLERLE TOPLANTI YAPILDI
Bu yıl 27 Haziran'da İstanbul'da toplanan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu'nda, atık su arıtma tesislerini ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürmesi gereken belediyelerle toplantılar yapılması kararı alınmıştı. Alınan karar gereği belediyelerce yürütülen çalışmaların değerlendirildiği çalışma toplantıları yapıldı. İlk olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 14 Ağustos'ta bir toplantı gerçekleştirildi. Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısı öncesi Marmara Denizi Havzası'nda bulunan diğer illerdeki yerel yönetimlerle de 23 Aralık Pazartesi günü Bakanlık binasında toplantı gerçekleştirildi.
Son günlerde, Marmara Denizi'nde müsilaj emarelerinin ortaya çıkması üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın ilgili birimleri ile Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu bir kez daha bir araya geldi. Bilim kurulu üyesi akademisyenler, Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında toplandı.
'MÜSİLAJ 3 TEMEL NEDENE DAYANIYOR'
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Varank, müsilaj oluşumunun üç temel nedene dayandığını belirterek, "Denizdeki sıcaklığın yükselişi, denizin durağanlığı ve artan kirlilik, özellikle azot ve fosfor artışı ile müsilaj oluşuyor. İlk iki madde bütünüyle iklim değişikliğine bağlı ve bununla doğrudan mücadele etme şansımız bulunmuyor. Ancak uyum sağlayabiliriz. Üçüncü maddede ise özellikle kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik baskısı sonucunda müsilaj oluşuyor" dedi.
Bakanlık olarak yılda 2 kez Marmara Denizi Eylem Planı içerisinde yer alan faaliyetlerin gerçekleşme durumlarını takip ettiklerini söyleyen Varank, son günlerde Marmara Denizi'nin genelinde, deniz yüzeyinden 5 ila 25 metre arasında değişen derinliklerde müsilaj oluşumuna dair, bilim insanları ve balıkçılar tarafından Bakanlığa ihbarlar geldiğine dikkat çekti.
'KİRLİLİK YÜKÜNDE ÇOK SINIRLI AZALMA SAĞLANABİLDİ'
Bakan Yardımcısı Varank, "Belediyeler ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi'nin kirlilik yükü azaltılamadı. Gelinen süreçte, ileri arıtmaya yönelik dönüşüm oranının bugüne kadar sınırlı (yüzde 0,7) bir artış gösterdiği gözlendi. Marmara Denizi'ne deşarj edilen azot-fosfor kirlilik yükünde çok sınırlı azalma sağlanabilmiş, ayrıca yayılı kaynak kirliliğini önlemeye yönelik olarak yapılması gereken yapay sulak alanlar da fiziki imkansızlıklar nedeniyle yapılamamıştır. 2021 yılında yaşanmış olan müsilaj afetinin tekrar yaşanmaması adına gelinen nokta göz önünde bulundurularak acil alınması gereken tedbirleri ele aldık" diye konuştu.
'3 ÖNEMLİ EYLEM TAMAMLANAMADI'
Toplantıda ilgili belediyelerin atık su arıtma tesislerinin son durumlarına ilişkin veriler de Bilim Kurulu'na aktarıldı. Çevre Yönetimi Genel Müdürü Fatih Turan, 22 maddeden oluşan Marmara Denizi Eylem Planının 19 maddesinin tamamlandığını, 3 eylemin ise tamamlanamadığını belirtti ve tamamlanamayan 5'inci maddede atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su artıma tesisine dönüştürülme oranının çok düşük olduğuna dikkat çekti. Toplantıda, Marmara Denizi'nin mevcut durumu ve çözüm önerileri bilim insanları tarafından detaylı bir şekilde ele alındı. Ayrıca, MARMOD ve DEN-İZ projelerinin analiz bulguları paylaşıldı. Prof. Dr. Barış Salihoğlu ve Prof. Dr. Burcu Özsoy da sunum yaparak, denizdeki çevresel kalite kriterlerinin yıllara göre yaşadığı değişimi anlattı. Ayrıca; Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Prof. Dr. Gülşen Altuğ, Doç. Dr. Ayşegül Akpınar da Bilim ve Teknik Kurulu'nda sunum gerçekleştirdi.
GÖRÜŞ VE ÖNERİLER SUNULDU
Yapılan sunumlardan sonra bilim ve teknik kurulu üyelerine tek tek söz verilerek görüş ve önerileri alındı. Bilim ve teknik kurulu üyeleri müsilajla mücadele için öncelikle arıtma tesislerinin ileri biyolojik olarak yapılması ve mevcut arıtmalarında uygun işletilmesi gerektiği, başta Susurluk Havzası olmak üzere derelerde uygun yerlerde fitoremediasyon çalışmasının uygulanabileceği, ekosistem temelli balık avcılığının yapılmasının önemi ve gereği vurgulandı. Biyolojik mücadelenin önemine dikkat çekilerek, yerli bakteri ile çalışmaların yapılabileceği önerildi.
13 ÜNİVERSİTEDEN AKADEMİSYEN BULUNUYOR
Toplantıya Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı, Marmara Araştırma Merkezi Başkanı, Bursa Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Kocaeli üniversitelerinden oluşan bilim kurulu üyeleri, konuya ilişkin çalışması olan akademisyenler ve Marmara Belediyeler Birliği katıldı. (DHA)