Ailenin avukatı Tayfun Budak, Gebze’de 3 bebeğin ölümüne yol açan hastane hakkında 1 yıldır soruşturma izni alamadıklarını, Yenidoğan Çetesi davasına da müdahil olacaklarını söyledi.
Türkiye’nin gündemindeki Yenidoğan Çetesi’nin bilinmeyen mağdurları tek tek ortaya çıkmaya devam ediyor. Kocaeli’nin Darıca ilçesinde yaşayan Hamide ve Akın Okutucu çifti de Yenidoğan Çetesi tarafından mağdur edildiklerini öğrenerek yeniden yıkılan ailelerden biri oldu. Geçen yılın mayıs ayında Gebze’deki özel bir hastanede dördüz sahibi olan çiftin 3 bebeği, 3 ay içerisinde hayatını kaybetti. Okutucu ailesi, sağ kalan Cemre bebeği başka bir hastaneye naklettirdi. Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında ruhsatı iptal edilen Bağcılar Medilife Hastanesi’ne götürülen Cemre bebek, burada yapılan tedavisinin 15’inci gününde taburcu edildi. Ancak Cemre bebeğin sol gözü kalıcı olarak görme yetisini kaybetti. Aile, avukatları Tayfun Budak aracılığıyla Gebze’deki özel hastanede 3 bebeklerinin ölümüne ilişkin suç duyurusunda bulundu. Ancak aradan geçen 1 yıla rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmedi.
Aile, Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında ortaya çıkan dinleme kayıtlarıyla bir kez daha sarsıldı. Çete ile ilgili hazırlanan iddianamede çocuklarının adının geçtiğini ve Medilife Hastanesi’nde kaldıkları süreçte soruşturma kapsamında tutuklanan şüphelilerin ihmalleri sebebiyle Cemre bebeğin sol gözünde kalıcı görme kaybı oluştuğunu öğrenen aile, bu davaya da katılmak için başvuruda bulundu.
‘BİR ÇOCUĞUMUN KAFATASI PATLADI’
Doğum ve sonrasında geçirdikleri süreci anlatan anne Hamide Okutucu, “Ben Mayıs 2023’te dördüz doğum yaptım, erken doğum oldu. 1 tanesi 2-3 gün sonra vefat etti. ‘Kanama oldu. Ondan dolayı öldü’ dediler. Onu kabullendik ama daha sonraki üçüz çocuklarım gayet sağlıklıydı. İlk önce Erdal bebeğimi kaybettim. Erdal bebek için ‘Mikrop kaptı’ dediler. Kafatası dahi patladı. Çocuğu almak istedik, çocuklarımı vermediler. Ben, ‘Hocam anlamadığınız bir şey vardır belki, alalım başka yere götürelim’ dedim. Kabul etmeyerek, ‘Burada gerekli tedavi yapılıyor. Mikrop kapmış, anne sütünden kaynaklanıyor’ dediler. Ben derin dondurucudaki bütün sütleri ‘Mikrop kapmış’ dedikleri için çöpe attım. Ondan sonra biz Erdal bebeğimizi kaybettik. Gömdükten sonra hastaneye gittiğimde Cemre'yle, Emre'nin gayet sağlıklı olduğunu söyleyerek benim kucağıma verdiler. ‘Bunlar gayet sağlıklı hiçbir şeyleri yok. Tahlilleri de temiz çıktı. Entübeden de çıkarttık’ dediler. Hatta benden tulum istediler. Hastanede tulum giydireceklerini söylediler. Ben ertesi gün tulum alıp gittiğimde ikisini de tekrardan entübe ettiler. Sonrasında da mikrop kaptığını söylediler. Ben, ‘Dün iyiydi bu çocuklar, nasıl bir günde mikrop kapıyor?’ dedim. Ondan sonra Emre gitgide kötüleşti. Sürekli kan veriyoruz, sürekli antibiyotikler alıyor. Bu sefer, ‘Sütten değil, aileden irsi’ dediler. Bizim ailemizde ne eşimin tarafında ne benim tarafımda irsi hiçbir hastalık yok” dedi.
‘ÇOCUĞUMU GEBZE’DEKİ ÖZEL HASTANEDEN ALMAK İSTEDİĞİMDE VERMEK İSTEMEDİLER’
Çocuklarının birer birer ölüm haberini aldığını anlatan Okutucu, “Diğeri vefat etmeden önce bunların iyi olduğunu söylemişlerdi. O vefat etti, aradan 1 gün geçtikten sonra bunların da kötü olduğunu söylediler. Ben bebeklerimi almak isteyince, ‘Kendiniz hastane bulacaksınız’ dediler. Sonra ‘Alamazsınız’ dediler. Ben hastane aradım, fakat çocuklarda hastane mikrobu olduğu için bir türlü hastane bulamadım. O sırada Emre bebeğimizi kaybettik. Ondan sonra Cemre çok kötü oldu. Cemre'yi de kaybetmek üzereydik. Ondan sonra Cemre için Ümraniye Hastanesi'ne gittik. Ümraniye Hastanesi'nde yer olmadığını söylediler. Sonra Göztepe'ye gittik. Göztepe'de de Cemre’de de hastane mikrobu olduğu için hastaneye almak istemediler. Oradaki bir asistan bize yardımcı oldu. Sağlık Bakanlığını arayıp sevk ettirebileceğimizi söyledi. Çocuğumu Gebze’deki özel hastaneden almak istediğimde vermek istemediler. Ama asistan bayan telefonda doktor diliyle konuşunca hemen 112’ye bildirdiler. Ondan sonra bir hafta boyunca hastane bekledik. Bağcılar Medilife Hastanesi çocuğumuzu kabul etti. Oraya sevk edildi çocuk. Oraya gittiğimizde kolunun yanık olduğunu orada gördük, öğrendik biz. Burada söylemediler bize. Biz 1 hafta boyunca ‘Cemre ölecek’ diye bekledik. Çünkü hiç besleme yapmamışlar, çocuğun kolunu yakmışlar, mikrop almış, hastane mikrobu kapmış. 1 hafta sonra çocuk iyileşmeye başladı. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde çocuğumuzu, kilo almış şekilde, 15 gün sonra teslim aldık. Gebze’deki hastanede çocuğumun gözü ROP olmuş. Biz öğrendiğimizde hastalık 4’üncü evredeydi. O sırada ameliyatı yapacak doktor Amerika'daydı. Geldiğinde 5’inci evre oldu ve Cemre’nin gözü görmüyor. Bu hastaneden kaynaklanıyor” diye konuştu.
BABA: ÇEVREMİZDE O KADAR HASTANE VARKEN, NEDEN ORAYA GÖTÜRÜLDÜ
Gebze’deki özel hastane ile Bağcılar Medilife hastanesinin ortak çalıştığını düşündüğünü söyleyen baba Akın Okutucu ise “Ben 112 ile Gebze’deki hastane ve Özel Medilife Hastanesi’nin bir olduğunu düşünüyorum. Çünkü o kadar hastane varken çevremizde, neden Gebze’den direkt Medilife Hastanesi’ne çocuğum götürüldü? 2-3 gün içinde direkt oradaki doktor kabul ediyor. Akıl alır gibi değil. 112’nin onay vermesi o tarafın iyi olduğunu gösteriyor. Bu kadar şey o özel Medilife Hastanesi’nde yaşandığı halde, bu süreç devam ederken benim çocuğumu neden oraya gönderdiler? Sağlık Bakanı açıklamasında 2023’ün Mart ayında oraların denetlenmede olduğunu söyledi. Bizim naklimiz Ağustos'ta yapıldı. O hastanenin denetlemede olduğu dönemde 112 oraya nasıl onay veriyor? Oraya gitmesine nasıl onay verebilir? Biz Darıca'dayız. Darıca'dan Bağcılar'a kadar en az bin tane hastane varken direkt nasıl orası kabul ediyor? Akıl alır gibi değil. Ben bunların bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Gebze’deki hastanenin de bu 3 çocukta sırf para için bunu yaptığını düşünüyorum. İlk biri öldü. Sonra diğerlerini beklettiler. Bir şeyler yaptılar. Bunlar bir örgüt. Bizimle ilgilenen Muhammet Bey orada doktor bile değil. Biz onu sonradan öğrendik. Yeni doğan çocukların doktoru olarak gözüküyor ama orada kaydı yok. Ben diyorum ki mesela bunun kaydı niye yok sizde? ‘O dışarıdan gelen bir doktor’ diye cevap veriyorlar. Bunları nasıl yaptıklarını anlamadım” ifadelerini kullandı.
AVUKAT: SORUMLULARIN HESAP VERMESİ İÇİN NE GEREKİYORSA YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ
Ailenin avukatı Tayfun Budak, “Aile bize 2023 yılı Ekim ayında müracaat etti. Bu müracaatında 3 bebeklerinin vefat ettiğini, 1 bebeğinin de kolunda yanık ve gözünde de görme kaybı olduğunu söylediler. Biz hemen evraklarımızı toplayarak suç duyurusunda bulunduk. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki suç duyurumuz 1 yıldır devam etmekte. Hemen aynı gün savcılık tarafından bakanlığa soruşturma izin talepleri yazıldı. Soruşturma izniyle beraber dosyanın ilerleyeceği bize aktarıldı. Fakat 1 yıldır soruşturma izni dahi verilmedi. Bakanlıkta dosyamız bekletiliyor. Biz o dönemde sesimizi duyurmaya çalıştık. Bu hastanede başka ölümler olmasını istemedik. Hastanedeki faaliyetler bir an önce durdurulsun istedik. Çünkü bu bebeklerin hastanede enfeksiyon kaptığı, hastanede rahatsızlıklarının devam ettiği ve hastaneden gelen ihmallerden dolayı öldüğü iddiası, bizim iddiamızdır. Gelinen aşamada şu anda Yenidoğan Çetesi olarak basında yer alan dosyada bizim 4’üncü bebeğimiz olan Cemre bebeğin tedavisiyle alakalı işlemlerin sürdüğünü biz öğrendik. İddianameyi inceledik. İddianamede geçen dinleme kayıtlarında doktor Ökkeş ile hemşire Çağla'nın telefon konuşmalarında açıkça aileye bazı bilgilerin söylenmemesi gerektiği, evraklarda değişiklik yapılması gerektiği, bu bebeğin sıkıntılı olduğu, bu bebekle uğraşmak istemediği açıkça geçiyor. Daha sonra da doktor İlker'le doktor Ökkeş'in birbirleriyle olan konuşmalarında çocuğun durumu değerlendiriliyor. Biz bu dosyada da mağduruz. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'yla ve Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’yle yaptığımız görüşmelerde dosyanın şu anda esas numarası alma aşamasında olduğunu öğrendik. Esas numarası aldıktan sonra biz müdahillik talebimizi oraya da belirteceğiz. Orada da mağduruz Cemre bebek açısından. Yenidoğan Çetesi davasında biz de varız. O çete içerisindeki yapılanmada biz de mağduruz. Bu mağduriyetimizin giderilmesi için ve sorumluların hesap vermesi için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağız. Ayrıca Gebze’deki hastanenin de faaliyetlerinin durdurulması ve ruhsatının iptal edilmesi için biz bir an önce soruşturma izni verilmesini ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bu dosyanın derdest olarak devam etmesini biz talep ediyoruz” dedi.
İHMALDEN KAYNAKLI 10 GÜNLÜK GECİKMEDEN DOLAYI BEBEK KÖR OLDU
Türkiye’nin gündemindeki Yenidoğan Çetesi soruşturmasının iddianamesinde, tutuklu sanıklar Çağla Durmuş, Ökkeş Baz ve İlker Gönen arasındaki telefon dinleme kayıtlarına da yer verildi. Kayıtlarda, şüphelilerin kendi aralarında Okutucu bebek diye bahsettikleri Cemre bebek hakkındaki konuşmaları yer aldı. Kayıtlara geçen konuşmalarda, Cemre bebeğin gözünün ileri derecede kötü olduğu ve bu konuda bazı bilgilerin aileye söylenmemesi gerektiğinin şüpheliler arasında konuşulduğu görüldü. Cumhuriyet Savcısı iddianamede yer alan değerlendirmesinde, “2 hafta sonraki muayenesinin 18.08.2023 günü yapılması gerekirken Çağla isimli hemşirenin bebeğin raporunda hastaneye geliş tarihini 13.08.2023 tarih olarak görmesi sebebiyle bebeği kontrole konuşmaların geçtiği 28.08.2023 günü çağırdıklarını ve ihmalden kaynaklı 10 günlük bir gecikmeden dolayı Okutucu bebeğin gözünün kör olma derecesine geldiği, Ökkeş Baz isimli göz doktorunun bu bebeğin başka bir hastaneye gitmesi halinde oradaki doktor aileye bilgi verirse Çağla isimli şahsın sıkıntı yaşayacağını söylediği” ifadelerine yer verdi.