Aybala MELEK/ANKARA, (DHA)- TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri TBMM Genel Kurulu'nda başladı.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, Suriye'deki gelişmelerle ilgili, "Suriye'de uzun yıllar boyunca devam eden, halkına karşı gerçekten diktatörce bir yönetimin sonunda büyük katliamlarla, büyük zulümlerle çile çekmiş olan Suriye halkının bir şekilde mücadele vererek Suriye topraklarını özgürleştirmesi ve Suriye halkının da ülkesini yeni bir sürece doğru getirdiği tarihi bir dönüm noktasına tanık olduk. Tabii, bunu dikkatle, hiçbir şekilde birtakım hissiyatlara kapılmadan, milli menfaatlerimizin gerektirdiği perspektiften değerlendirip, Suriye'nin bundan sonraki süreçte geçmiş bütün acıları geride bırakarak, özgür ve demokratik bir Suriye'nin inşası için Türkiye olarak da üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye gayret edeceğiz" dedi.
'SURİYE HALKIYLA DAYANIŞMAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ'
Kurtulmuş'un açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bütçe sunumu için kürsüye çıktı. Yılmaz, Suriye'de yaşanan gelişmelere ilişkin, "Suriye'de yeni bir tarihi dönüm noktasında olduğumuzu hep birlikte takip ediyoruz. Çok hızlı gelişmeler var, Türkiye olarak da tüm bu gelişmeleri yakından izliyoruz, yakından takip ediyoruz. Şu anda yeni bir oluşum başlamış durumda, bir geçiş süreci söz konusu. Bu geçiş sürecinin en sağlıklı şekilde, kapsayıcı bir şekilde oluşmasını ve sürmesini temenni ediyoruz. Suriye'de yaşayan tüm dinlerden, tüm etnik gruplardan, tüm mezheplerden Suriye halkının tamamının temsil edildiği bir sürecin yaşanmasını, Suriye'de yine kalıcı rejimin de tüm bu unsurları içerecek şekilde, Suriye'nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini, egemenliğini koruyacak bir şekilde teşekkül etmesini temenni ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak, Türk halkı olarak Suriye'nin ve Suriye halkının tamamının yanında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkıyla dayanışmamızı sürdüreceğiz. Suriye'de yaşanan bu süreçlere dışarıdan olumsuz etki edecek hiçbir eylemin, hiçbir etkinin olmamasını temenni ediyoruz. Suriye'de barışın, istikrarın, huzurun temin edilmesini temenni ediyoruz. Diğer taraftan, temel bir önceliğimiz de elbette Suriye'den ülkemize yönelik terör tehditlerinin bertaraf edilmesi, Türkiye'nin halkıyla, sınırlarıyla komşusundan gelebilecek tehditlere maruz kalmamasıdır. Bunun için de her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz. Bir diğer önemli boyut da Suriye'den gelip ülkemizde geçici koruma altında olan nüfustur. Suriye'de güvenin tesis edilmesiyle, ekonomik ve siyasi ortamın iyileştirilmesiyle birlikte inanıyorum ki Suriyeli kardeşlerimiz ülkelerine, vatanlarına güvenli, onurlu, gönüllü bir şekilde döneceklerdir. Bu süreçte sağladıkları tecrübelerle, edindikleri kazanımlarla inanıyorum ki ülkemiz ile Suriye arasında güçlü bir köprü oluşturacaklardır, olumlu bir bağ teşkil edeceklerdir. Tüm bu süreçleri yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'2025'TE KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR HEDEFİ 17 BİN DOLAR'
Yılmaz, 2023 yılında zayıf dış talep, jeopolitik gerilimler ve şubat ayındaki deprem felaketine rağmen Türkiye ekonomisinin yüzde 5,1 büyüme oranıyla olumlu bir performans sergilediğini belirtti. Yılmaz, "Bu başarı, 14 yıllık kesintisiz büyüme trendinin devamını sağlamıştır. Salgın sonrası büyümelere baktığımızda, dünya ekonomisi 2020-2023 döneminde yani 4 yıllık bir dönemde kümülatif olarak, birikimli olarak yüzde 11 oranında büyürken Türkiye ekonomisi yüzde 25,9 büyüme kaydetmiştir. Bu 4 yıllık dönemde ortalama yıllık büyüme dünya genelinde yüzde 2,6 olurken Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5,9 oranıyla dünya ortalamasının 2 katından fazla bir büyüme performansı göstermiştir. 2002 yılından bugüne yıllık ortalama yüzde 5,4'e ulaşan güçlü büyüme performansıyla milli gelirimiz, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023 yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak 1 trilyon 130 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 yılında kişi başına gelirimiz 3 bin 600 dolar seviyesindeydi, 2023 yılı itibarıyla kişi başına düşen milli gelirimiz ise 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılında kişi başına düşen milli gelirimizin 15 bin dolar, 2025 yılında 17 bin dolar seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyoruz. 2022 yılında dünya ekonomileri arasında 19'uncu sırada yer alan ülkemizin 2024 yılı tahminleri ışığında 17'nci sırada konumlanması beklenmektedir. Türkiye ekonomisi güçlü büyüme performansıyla gelişmiş ülkelere yakınsama sürecini hızla sürdürmektedir. Ülkemizin kişi başına milli gelirinin Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalamasına oranı 2002 yılında yüzde 38 civarında iken 2023 yılında bu oran yüzde 73 olarak gerçekleşmiş, 2024 ve 2025 yıllarında sırasıyla yüzde 75 ve yüzde 76 düzeylerine ulaşılması beklenmektedir. Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomik şartlardaki olumsuzluklara, bölgemizde artan jeopolitik gelişmelere rağmen ekonomimiz 2024 yılında da büyümesini dengeli bir yapıda sürdürdüğünü gözlemliyoruz" diye konuştu.
'TEMEL HEDEFİMİZ FİYAT İSTİKRARININ SAĞLANMASI'
Yılmaz, makroekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik oluşturulan politika bileşenlerinin odağında enflasyonla mücadelenin yer aldığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"2023 yılında Türkiye'de mal fiyatları enflasyonu uluslararası emtia fiyatlarındaki düşüşle bir miktar gerilemiştir; ancak hizmet enflasyonu dünyadaki eğilimlere benzer şekilde katılık göstermiştir. Kalıcı dezenflasyon süreci için, deprem nedeniyle ortaya çıkan ek finansman ihtiyacının karşılanması, cari işlemler açığının azaltılması ve rezerv birikiminin sağlanması gereklilikleri öne çıkmıştır. Alınan kararların etkisiyle, enflasyon oranı 2023 yılı sonunda yüzde 64,8'le bir önceki program döneminde öngörülen seviyelerde gerçekleşmiştir. Geçen yıl ilan ettiğimiz Orta Vadeli Program'da (OVP) belirlediğimiz takvim ve aşamalandırmayla uyumlu olarak, 2023 yılı Haziran ayında başlayan ve enflasyonla mücadelede sağlam bir zemin oluşturmayı amaçlayan geçiş süreci, 2024 yılı Haziran ayı itibarıyla sona ermiş ve ikinci aşama olan dezenflasyon süreci başlamıştır. Bu tarihten itibaren yıllık enflasyon oranında 28,4 puanlık bir düşüş kaydedilmiş ve 2024 yılının Kasım ayı itibarıyla yıllık TÜFE artış oranı yüzde 47,1 seviyesine kadar gerilemiştir. Aralık ayı fiyat gelişmeleriyle birlikte 2024 yılı sonunda enflasyon oranının Merkez Bankasının kasım ayında açıkladığı enflasyon raporunda belirttiği tahmin aralığıyla uyumlu olacağını beklemekteyiz. Benzer şekilde, 2025 yılında da enflasyonla mücadelede gösterdiğimiz kararlı duruşla enflasyon oranı OVP'de ve enflasyon raporunda ilan edilen seviyelerle uyumlu düzeyde gerçekleşecektir. Enflasyondaki düşüş eğilimi, sıkı para politikası, makro ihtiyati tedbirler ve Türk lirasındaki istikrarlı seyir, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını göstermektedir. Önümüzdeki dönemde bu eğilimin sürmesiyle birlikte dezenflasyon sürecini başarıyla tamamlayarak yeniden tek haneli enflasyon seviyelerini görmeyi ve böylece kalıcı fiyat istikrarına geçişi sağlamayı amaçlıyoruz. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda artan güven ve öngörülebilirlik yatırımları, yatırımlardaki artış ise potansiyel büyüme oranını yükseltecektir. Bununla birlikte, fiyat istikrarı, oluşturulan katma değerin bölüşümünün de daha adil bir şekilde gerçekleşmesine olanak sağlayacaktır. Dolayısıyla, istikrar içerisinde güçlü büyüme ve gelir dağılımını iyileştirmede en temel hedefimiz, öncelikle fiyat istikrarının sağlanmasıdır" dedi. (DHA)