BAKÜ (AA) - YETER ADA ŞEKO - Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Kıdemli Göç Uzmanı Ileana Sinziana Puscas, iklim krizi kaynaklı göçler için finansman konusunun öneminin arttığını ve uyum fonlarından finansman sağlanması için çalışmalar yürüttüklerini bildirdi.

IOM tarafından yayımlanan "İklim Değişikliği ve Gelecekteki İnsan Hareketliliği" raporuna göre 2050'ye kadar 44 milyon ila 113 milyon kişinin iklim krizi nedeniyle ülkeleri içinde göç etmeleri bekleniyor. İklim değişikliğinin çok daha şiddetli yaşandığı kötümser bir senaryoda, bu sayının 216 milyona ulaşabileceği tahmin ediliyor.

Elektrikli araç yangınına 'battaniye sistemi’ ile müdahale tatbikatı Elektrikli araç yangınına 'battaniye sistemi’ ile müdahale tatbikatı

IOM Kıdemli Göç Uzmanı Ileana Sinziana Puscas, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nin (COP29) düzenlendiği Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, iklim göçleri konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

İklim değişikliği ve göç arasındaki ilişkinin ne olduğu sorusunun COP29 esnasında sıklıkla kendilerine yöneltildiğini belirten Puscas, bu göçlerin, iklim değişikliğinin getirdiği olumsuzluklar sonucu insanların yaşadıkları yerleri terk ederek başka bir yere gitmesi şeklinde tanımlanabileceğini söyledi.

Bu durumun dünyanın her yerinde yaşanabileceğini; sadece 2023'te iklim değişikliğinin şiddetlenen etkileriyle ortaya çıkan felaketler sonucu 26 milyon kişinin yaşadığı yeri terk ettiğini kaydeden Puscas, iklim değişikliğinin tarımda verimliliği azalttığını ve mahsullerinden yeteri kadar verim alamayan üreticilerin yeni geçim kaynakları ve yeni işler bulmak üzere göç ettiklerini aktardı.

Bu duruma Fiji'yi örnek gösteren Ileana Sinziana Puscas "Ülkedeki birçok topluluk bir zamanlar kıyı bölgelerinde balıkçılık yapabiliyordu ama iklim değişikliğiyle deniz seviyesi yükseldi. Bu sebeple bu balıkçılar çoban ya da çiftçi olmak üzere, iç kesimlere doğru göç etmek zorunda kaldı." dedi.

- Uzun vadede doğabilecek sorunlar

İklim değişikliğinin uzun vadede daha büyük sonuçlarının olabileceğini söyleyen Puscas, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İklim değişikliği göç motiflerini etkilemeye devam edecek. Buna hazır mıyız? Bunun için güvenli göç politikalarımız var mı? Bunlar, aklımızdaki bazı sorular. Hem göç veren ülkelerin hem de göç alan ülkelerin, beklenen insan hareketliliği karşısında hazırlıklı olmaları ve düzenli göç politikaları üzerinde çalışmalarıyla bu süreç, birçok insan için daha güvenli şekilde gerçekleşebilir. Bu göçler yalnızca gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde yaşanmıyor. Biz her zaman ilk önce en savunmasız bölgelere bakma eğilimindeyiz ama çok yakın zamanda İspanya’da yaşanan seller sonucu insanların öldüğünü ve yerlerinden olduklarını gördük. Bununla birlikte küçük ada devletlerinin, Pasifik'teki, Karayipler'deki ve Orta Afrika'daki en az gelişmiş ülkelerin de bu durumdan çok etkilendiğini görüyoruz."

Özellikle iş gücü için yeterli kaynağı olmayan ülkeler tarafından iyi yönetilmesi halinde iklim krizi kaynaklı göçlerin olumsuz etkilerinin azaltabileceği öngörüsünde bulunan Puscas, özellikle COP29’un önemli gündemlerinden olan "adil geçiş" sürecinin tamamlanabilmesi için iş gücüne ihtiyaç duyulduğunu anımsattı.

Ileana Sinziana Puscas, bu göçlerin yeşil enerji temelli iş gücü için kaynak sağlayabileceği, özellikle Afrika’dan gelen göçlerin doğru yönetilmesi halinde bunun Avrupa’daki iş gücü açığına bir cevap olabileceği değerlendirmesini yaptı.

İklim göçleri konusunda yaptıkları çalışmalara değinen Puscas şu bilgileri verdi:

"IOM olarak önümüzdeki on yıl için göç, çevre ve iklim değişikliği konusunda stratejilerimiz mevcut. Konunun kendisini, göç etmeye iten güçleri ve göç motiflerini anlamak, göç halindeki insanlara yardım ettiğimizden emin olmak, organizasyonun en büyük önceliklerinden biri. Bunu üç kısım üzerinden şekillendirdik. İlk olarak insanların evlerinde güvenli bir şekilde kalabilmeleri için çözümler arıyoruz. Bu noktada uyum çalışmaları, afet risklerinin azaltılması ön plana çıkıyor. Sonrasında toplumların iklim değişikliğinin getirdiği risklerle yaşayabilmek için gerekli becerilere sahip olmaları için çalışmalar yürütüyoruz. Üçüncü boyut olarak ise yerinden edilmiş insanların gıda, barınma, geçim kaynağı gibi ihtiyaçlarına cevap verilebilmesi için çalışıyoruz."

- "Ülkeler Kayıp ve Zarara Yanıt Fonu'ndan finansman isteyebilir"

COP29’un ana gündemi olan iklim finansmanının iklim göçleriyle doğrudan ilgili olduğunu vurgulayan Puscas, bu yıl içinde hem Dünya Bankası hem Uluslararası Para Fonu (IMF) hem de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) toplantılarındaki finansal tartışmalarda iklim göçüne artan bir ilginin olduğu tespitini paylaştı.

İklim göçleri konusunda Kayıp ve Zarara Yanıt Fonu'nun önemine işaret eden Puscas, "İklim krizi sonucu böyle bir fona ihtiyaç duymamız çok acı ama yine de bu fon iklim göçü için büyük bir kilometre taşı olarak insan hareketliliğini de kapsayacak şekilde tasarlandı. Bu, toplulukların ve ülkelerin, iklim göçü programlaması için Kayıp ve Zarara Yanıt Fonu'ndan finansman isteyebilecekleri ve fon alabilecekleri anlamına geliyor." diye konuştu.

COP29'da iklim göçünün uyum paketlerine dahil olması için Uyum Fonu ve Yeşil İklim Fonu yöneticileriyle görüşmeler yaptıklarını ve göçün uyum finansmanının bir parçası olması için çalıştıklarını anlatan Puscas, sözlerini şöyle tamamladı:

"IOM olarak iklim göçünün bir gerçek ve bunun hepimiz için bir endişe kaynağı olduğuna inanıyoruz. Göç her zaman trajik bir hikaye olmak zorunda değil. Bir dayanışma öyküsü olabilir, bir başarı öyküsü de olabilir."

Kaynak: aa